SİVEREK ŞEYHBIZINİLERİ Fransız ihtilalından sonra Doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde Osmanlı Devletine karşı baş gösteren isyanlara katılmayan ve devletten yana tavır koyan aşiretlerin, daha rahat etmeleri için İç Anadolu bölgesine göç etmeleri konusunda devlet tarafından yönlendirilince Şeyhbızıniler de Haymana çevresine yerleşmek üzere göç ettiler. Bu göç sırasında aşiret değişik güzergahları kullandı. Bu yollardan biri de Siverek güzergahıdır. Ahmet Tecir, Nofel, Ali ve Şeyh Efendi isimli kardeşler Siverek üzerinden Haymanaya geçmek isteyen Şeyhbızıni aileleridir… Aşiretten Kopuş ve Daroğun’a Yerleşme… Ahmet Tecir; Nofel Bey ailesindendir. Büyük dedesinin adı Nofel Beg’dir. (Ahmet’in babası Hüseyin Sikeçelik, Hüseyin’in babası Mehmet, Mehmet’in babası Nofel Beg’dir) Bu nedenle aşiret içinde ona ve çocuklarına “Mala Nofelan” denilmektedir. Daroğunluların bilinen en yakın atası Ahmet Tecir’dir. Ahmet Tecir; Kardeşleri Nofel, Ali ve Şeyh Efendi ile birlikte Siverek’e geldiklerinde ilk olarak bugünkü Darağun’a yakın olan Xırbé Zırık mıntıkasında konaklıyorlar. Zırık, Çavi köyü yakınlarındadır. Hayvanlarıyla birlikte buradan Nisibin’e geçecekler, Nisibin’de salla karşı tarafa geçip yollarına devam edeceklerdir. Aşiret çadırlarda konaklamaktadır. Zırık, Çavi, İncaz ve Sogili civarında uzun süre gezinirler. Yerleşik olan köyler Şeyhbızınileri içlerine kabul etmezler. Bunun üzerine kardeşlerden bazıları aşiretin gittiği Haymana’ya giderek oradaki durumu gözlemlemek isterler. Ahmet Tecir’in kardeşleri Nofel, Ali ve Şeyh efendi Nisibin’den salla Kolık tarafına geçerek Haymana’ya giderler. Ahmet Tecir ve çocukları Daroğun harabelerinde göçer yaşamı sürdürürler. Birkaç yıl sonra; kardeşlerden Şeyh Efendi geri dönerek Ahmet Tecir’i götürmek ister. Ancak Ahmet Tecir, artık çevreye iyice alışmıştır. Bucak Aşiretinin ileri gelenleriyle dostluk bağını geliştirmiştir. Bölgeden ayrılmak istemez. Yine de abisi Şeyh Efendiyi de kırmayı kendine yediremez. Aşiretini toplayıp, hazırlıklara başlar ve sala binmek üzere Nisibine gelirler. Gece olmak üzeredir, sabahı beklemek zorundadırlar. O gece Ahmet Tecir bir rüya görür. Rüyasında ak saçlı bir şeyh ona, “Gitme! Ağacını dikeceğin yer burasıdır.” diye nasihatte bulunur. Sabah olunca ailesini toplar ve Daroğun’a doğru tekrar yol alır. Abisi Şeyh Efendi ona kızar, ardına bakmadan çeker gider. Bir daha hiç görüşemezler. Şeyhbızıni aşireti uzun yıllar Darağun, Çavi, İncaz, Zırık harabelerinde “Koçer” olarak yaşamını sürdürür. Daha sonra Bucak aşireti ağalarından Osman Paşanın yanına giderek Darağun harabelerini “Xırbé Darağuné” satın alırlar. Tapusunu alarak, buraya yerleşirler. Bucak aşireti (Mala Heciyan) Şeyhbızınileri sevmiştir. Bu nedenleri yerleşik hayata geçmeleri konusunda onlara destek olmuşlardır. “Darağun” Adının anlamı Nedir? Günümüzde Daroğun denilen köyün gerçek adı; Daraxwin’dir. Yani Kanlıağaç’tır. Bir rivayete göre, Harabelerin olduğu yerde bir ağaç varmış. Bu ağacın kalın gövdesi zaman zaman kanıyormuş. Gözyaşı döker gibi, damla damla kan akarmış aşağı doğru. Köy adını bu ağaçtan alır. Ağaç şu anda yoktur, ancak ağacın olduğu yerde bir ziyaret bulunmaktadır. Ve burası halen kutsal olarak bilinmektedir. Darağun’a daha sonra Türkçe olarak Kalınağaç ismi verilmiştir. Milli Mücadelede Darağun Şeyhbızınileri Şeyhbızıniler Siverek ve çevresinde, özellikle Bucak bölgesinde sevilen, sayılan, değer verilen bir aşirettir. Şu anda resmi kayıtlarda 1056 nüfusa sahiptir. Böylesine kalabalık olan köyde yabancı bulunmamaktadır. Köyde müthiş derecede birlik ve beraberlik mevcuttur. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirleri için ölüme giderler. Köyde biri hata yapsa bile, dışarıya karşı onu savunurlar, içlerinde ise onu eleştirip cezalandırırlar. Genel olarak çevrede efendi insanlar olarak bilinirler. Şakacı, şamatacıdırlar, sevilirler. Büyüklerine müthiş derecede saygılıdırlar, misafirperverdirler. Aşiret büyüklerinden Aliyé Alo (Bucaklı Ali Rıza olarak anılır) Urfa’nın kurtuluşunda bizzat bulunmuştur. Milli Mücadelede önemli başarılar göstermiştir. Bir ara Fransızlara esir düşmüş, sonradan serbest bırakılmıştır. Aliyé Alo; cesaretli, kuvvetli, nişancı biridir. Cudi Paşa’nın yanında uzun süre bulunmuştur. Aliyé Alo’nun oğlu Sino da (Sinoyé Aliyé Alo) Bucak aşiretinin yanında yer almıştır. Bucak ailesi sürgünde iken onların köylerini ve mallarını muhafaza etmiştir. Onlara sürekli destek olmuştur. Şeyhbızıni aşireti, tarihte her zaman devletten yana tavır sergilemiştir.