Bu sayfayı yazdır
Osmanlı arşivlerinde Şeyhbiziniler

Osmanlı arşivlerinde Şeyhbiziniler

                                                                                                                                                  

16. Yüzyılda Anadolu olan aşiretler                                                                                                           

16. yüzyıl sonlarına kadar genelde Anadolu’nun doğusunda iken daha sonraki tarihlerde devlet nizamındaki çözülmeden dolayı yavaş yavaş Anadolu’nun batı bölgelerine meydana gelmeye başlamışlardır,

Şeyh Bezenli ve Cihanbeyli gibi bazı Kürt aşiretleri de iç ve batı Anadolu’ya gelmeye başlamışlardır.

Osmanlılar, bu aşiretleri Yörüklerden farklı olarak yaylak ve kışlaklarını tespit ederek bir idari ve mali düzene tabi tutmuş, kaza veya sancak statüsünde yönetmiştir.

Bu kazalarda idari ve adli yetki Kadı’ya verilirken mali yetki Voyvoda’ya bırakılmıştır.

Bu şekilde idari bir düzene tabi tutmakla bir yandan aşiretlerin idari düzen dışına çıkarak vergi vermekten kurtulmaları önlenmiş,

diğer yandan da dağılmaları önlenerek ordunun ve büyük şehirlerin temel ihtiyaçları olan hayvan ve hayvansal ürünlerin temininde süreklilik sağlanmıştır

(BOA. MAD.d.2

17. yüzyıldan itibaren Anadolu’da ve Suriye’de aşiretlerin bulundukları bölgelere verdikleri zararı

asgari düzeye indirmek ve konar-göçer grupları kontrol altında tutmak asker ve vergi alma amacıyla aşiretlerin iskâna tâbi tutulması gündeme gelmiştir.

Ancak bu süreç biraz yavaş ilerlemiş, 18. ve 19. yüzyıllarda aşiretlerden kaynaklanan benzer sorunlar devam edince bu aşiretler zorunlu iskâna tâbi tutulmuştur.

Bu iskân sürecine XIX. yüzyıldaki nüfus sayımlarına ait defterlerden Kürt aşireti olduğunu öğrendiğimiz Şeyh Bezenli aşireti de dâhil edilmiştir.

Bu aşiret mensuplarının, diğer bazı aşiretlerle beraber Ankara, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Çorum, Konya, Sivas ve Yozgat taraflarını yaylak ve kışlak olarak kullandıkları görülmektedir

Şeyh Bezenli aşireti ise göçer ekrad taifesinden idi.

19. Yüzyılın İlk Yarısında Mecidözü Kazasında Yaşayan Aşiretler

1831 ve sonrasında Mecidözü kazasındaki aşiretlerin sayımına ait nüfus defterleri incelendiğinde: Mecidözü kazasında Şeyh Bezenli gibi farklı aşiret mensuplarının kaza sınırları içinde yaşadığı anlaşılmaktadır.

Defterlerde kayıtlı aşiretlerin kışlaklarının bulunduğu yerlere bakıldığında; kaza genelinde aşiretlerin günümüzde Mecidözü ilçe sınırları dışında olan bir kısmı

Amasya’nın Göynücek, Çorum’un Alaca, Ortaköy ve merkez ilçelerinin sınırları içinde yer alan geniş bir alana yayıldıkları görülmektedir.

Aşiretlerin bu kadar geniş bir alana dağılmış olmalarına rağmen daha çok Mecidözü kazası sınırları içinde

Çelebi, Doğla, Gök, Kara Hacib ve Veray, nahiyeleri Efgani, Elvan Çelebi, Doğla, Gök, Kara Hacib ve Veray, nahiyeleri Sarı Süleyman, Kayı, Elvan Çelebi, Kışlacık, Yeni Kışla ve Kara Yakub,

(687yıllarında) hep Amasya sancağına bağlı olduğu anlaşılan Mecidözü, Cumhuriyet döneminde Çorum iline bağlı bir ilçe haline getirilmiş ve halen bu statüsü devam etmektedir.

 Günümüzde arazisi Amasya iline bağlı Göynücek, Merzifon ve merkez ilçeleri ile Çorum iline bağlı Ortaköy ve merkez ilçeleriyle

çevrili olan Mecidözü’ne Ağcakoyun, Akpınar, Alancık, Alören, Aşağıgöricek, Bayındır, Bekişler, Beyözü, Boğazkaya, Boyacı, Bükse, Çayköy, Çitli, Dağsaray,

Devletoğlan, Doğla, Elmapınar, Elvan Çelebi, Emirbağı, Fakı Ahmet, Fındıklı, Figani, Geykoca, Gökçebel, Güngörmez, Hisarcık, Işıklı, İbek, Kalecik, Karacaören,

Karacuma, Kargı, Kayı, Kışlacık, Konaç, Koyunağılı, Kozören, Köprübaşı, Köricek, Löse Eyüp, Kuyucak, Pınarbaşı, Sarıhasan, Sırçalı, Sorkoğlan, Söğütönü,

Söğütyolu, Sülüklü, Tanrıvermiş, Terken, Totali, Vakıflar, Yedigöz, Yeşilova olmak üzere toplam elli dört (54) köy bulunmaktadır.

Şeyh bızınlı aşireti altmış dokuz (69) hanesi İzmir sancağına gelerek ziraat etmek ve iki sene tekâliften muaf olmak talebinde bulunmuşlardır.

Bu aşiretin kendi isteği ile iskân edilmeyi istemesi diğerlerine örnek olacağından istek uygun görülmüş ve bir sene vergi muafiyeti sağlanmıştır.

Ayniyat d. 407, s. 47, 28 Receb 1263 (12 Temmuz 1847).

İskânın gerçekleştirilmesinden sonra yapılacak işlerden ilki ise aşiretlerin yerleştirildiği kaza ve köylere göre nüfus tahrirlerinin yapılmasıydı.

Bu defterlerde aşiretlerin hangi kazalarda kaç hane iskân edilmiş olduğu zaman zaman ayrıntılı olarak zaman zaman da sadece sayısal olarak verilmiştir.

Eğer iskân, defter düzenlenerek kayıt altına alınmamışsa çoğu zaman nüfusları tahrir edilirken taahhüt ve kefalet uygulaması hayata geçirilmekteydi.

Diğer yandan iskân edilen aşiret hanelerine tahsis edilecek vergi miktarının tayin edilerek vergi defterlerinin tanzim edilmesi özellikle önem arz etmekteydi.

Bu iş için zaman zaman özel memurlar gönderilerek kaza kaza veya köy köy yerleştirilen hane sayıları yazılıp vergi miktarlarının tayin edilmesi beklenmekteydi.

Örneğin Diyarbakır’ın Şerk, Lice, Hani ve Harto nahiyelerinde iskân edilmesi emredilen, Şıhbızınlı aşireti haneleri yerleştirildikten sonra, Ömer Paşa gönderilerek vergileri tayin edilip defterleri tanzim edilmiştir.

Şerk nahiyesinde yüz on (110) hane iskân edilmiş olup 3025 kuruş vergi, Lice’de 58 hane ile toplam 2310 kuruş, Hani’de Seksen dokuz (89) hane ile 2866 kuruş,

Harto’da On dokuz(19) hane ile 545 kuruş vergi tahsis edildiği görülmektedir. ML. VRD. D. 3067, 1 Rebiül-evvel 1275 (9 Ekim 1858)

 Ankara eyaletinde iskân ettirilen Oltu’ ya bağlı Kısıkdere ve Yenun semtleri ile topkaynak, İğdeli ve İspir'e bağlı Tekpınar köyü, Tortum'un Yamankaya köyü.

Haymana'nın Yirmi dokuz(29) Köyü, Polatlı, Kulu ve Ankara merkezde pek çok  Şıxbızınlı, vardır.

Şıhbızınlı  veya Kürtler yerel olarak şaxziniya derler. En doğrusu da Kürtlerin dediği olsa gerek.

Çünkü Şaxzinilerin esas geldikleri yer bugünkü Irak Kürdistan Federe Devletinin sınırları içinde yeralan Xaneqin Kazası ve çevresidir.

Orada da Şexzini, Şeyh Bezeni olarak tanınıyorlar. O ismin de esasen Şeyh Hüseyini olduğu ve zamanla halk ağzında kısalara Şexzini ye dönüştüğü söylenir.

Yeri gelmişken yine belirtelim. Caktar, Kurupınar, Yahyaköy, Çaltılı, Aş, Çullu, Karakale, Alemdağ, Kızılkale, Sarıtaş, Akarsu, Duatepe,

Yk. Söylemez ve Aş. Söylemez, Yk. Kızılkale, Yılanlı, Tekmanın Geçitköy, Deliler, Hüseyinağa, Çevirme, Küllü ve Hacıömer köyleri

Hınıs'ın Kuşluca, Bozyar, Çatalgül, Molladavut, Akkavak, Karayazı'nın Basanova, Sulutaş köyleri.

(Ankara Polatli 'nin Eski Karsakli Köyü) Şeyhbızınlı= Şêxbizeynî: Onlarda kendi aralarında Palani, Kerkukî ve Lekî diye üç ayrı boya ayrılırlar.

Bugün Yirmi dokuz( 29’u) Haymana’ya bağlı, toplam Otuz yedi(37) köyde yaşarlar.

(ÂMİD MAHKEMESİ 3798 NUMARALI SİCİL DEFTERİ ) [17a-2]

Nuh Ağazade İsmail Ağa ve Mübaşir Tatar Abdurrahim Ağa'nın Şeyhbizinli Aşiretinin beyi olan Mehmed Bey’in oğlu. Sadık Bey'den alacaklarını istemeleri

Müteveffâ Nuh Ağazâde İsmail Ağa ve Mübâşir Tatar Abdurrahim Ağa [nâ]m Şeyhbizinli aşîretinin beyi Mehmed Bey b. Sadık Bey mahzarında üzerine 2.300 guruş

babam müteveffâ- yı mezbûrun cihet-i kalemiye matlûbâtdan alacağı olup taleb, suâl, cevâbında inkâr, beyyineye havâle

(Sicil defterinden Osmanlıca olarak direk alıntıdır)

19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİVEREK (Şehir, Mekân ve İnsan)

Darağun Siverek’in batısında, Bucak Nahiyesi dâhilinde Şeyh Bizini Aşiretinin meskûn olduğu bir köydür.

Şeyh Bizini Aşiretininde hala göçebe olduğu görülmektedir. S.Ş.S.440, S.171, No: 1212, 1288/1871.

Daha geç tarihli bir sicil kaydında ise, Siverek Şer’iye Mahkemesi şu şekilde “ “Siverek Sancağının Darağun Karyesinden Arab b.(oğlu) İsmail

 ve Aherce Karyesinden Bekir b. Sefer tarifleriyle muarref sahib-i arzuhal Fak Karyesinden Beşşar b. Muhammed sancağı mezkür mahkeme-i şer’iyesinde makud meclis-i şer’de

”S.Ş. S. 442, S..91. No: 142, 17 Zilhicce 1288/27 Şubat 1872.

Siverek Kasabası civarında göçer. Dağbaşı (Karahan)Nahiyesinde Darağun Nam mevkide Haymenişin, Siverek Kazası toprağında göçebe Şeyh Bizini Aşiretidir.

Bu aşiret ve cemaatlerden araştırma dönemindeki olaylarda adı geçen ve ön planda olanlardan birkaç tanesi anlatılacaktır.

S.Ş.S.440, S.171, No: 1212, 1288/1871

Derleyen Serhat DEVEBAKAN

Kaynak: 19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİVEREK(Şehir, Mekân ve İnsan) Ekrem AKMAN

(ÂMİD MAHKEMESİ 3798 NUMARALI SİCİL DEFTERİ

Kovara Bîrnebûn Dergisi

Serhat SÜVEYDA

seyhbizin.org | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son ekleyen Serhat SÜVEYDA